Yazan: Fatih Selvi
Bakır nehrin üstünde kararsız adımlar, parçalı sessizlikler, çarpıntılar. Güneşin çekingenliği balıkların doygunluğunu teyit ediyor. Vakit ikindiyi aşmış. Bulutsuz göğün beti benzi atmış. Suyun ortasına yama gibi oturmuş kayanın inadında bir asalet var. Yalnızlığındaki hazin dirençte. Nehir bir bitimsizlik sinyaline, kapalı devre yaşamak inadına benziyor. Zaman bu diri nehrin her zerresinden her damlanın hesabını görerek yoluna gidiyor. Aynı hırsla dönüp geliyor kaldığı yerden yeniden başlamak için, çekip gidiyor, buraya varıyor yeniden. Biteviye.
Kayakçı böceklerin dans ettiği minik koydaki minyatür gösteriye bak. Uzun otların ortasında kaçışlardan azade bir dünya kurmuşlar, dönüp duruyorlar. Kaç milyonuncu nesil kurbağaları işitiyor musun az yukarımızdaki sazlıkta? Kronik bir özlemle feryat ediyorlar. Nehre bitişik iğdeler sarsılmaz bir istikrarın bekçileri. Hep oradalar. Kıyamete de böyle sallana sallana varacaklar. Nehri çarpıcı bir hayalin resmine çevirmişler. Etraflarındaki çalılara aynı çalımı atacaklar daha yüzyıllarca. Ellerine bak bir de. Avucuma kaynaşmış duyargalarına. Dinleniyorlar. Büyüyor, kayboluyorlar. Çekme. Orada efsaneler çağından artan şarkılara eşlik ediyorlar. Tuttukça ısınıyor, yanıyor, biçimlerini kaybedip içselleşiyorlar.
…
Yazının devamı Asonans 16.sayısında
Dergimizi edinmek için: https://www.shopier.com/ShowProductNew/products.php?id=29025630