“Tiyatroda her gece, anlayan bir kişi vardır, diye oynadım. Yoksa ben varım, dedim.”  

Bu sözler tiyatroya adanmış, oyunculuğa tutkuyla bağlanmış, kendi deyimiyle tiyatroyu meslek değil iman olarak benimsemiş Macide Tanır’a aittir. Kendisini: “Bende üç Macide var: Biri Tepemdeki Macide ikincisi Sade Macide üçüncü İçimdeki Çocuk” diye ifade eden Macide Tanır 1 Ocak 1922’de İstanbul’da doğmuştur. Pendik İlkokulundayken, hayatı boyunca “Sevgili Dâhi” olarak bahsedeceği Atatürk ile tanışma onuruna erişir. Atatürk, meşhur beyaz trenle Ankara’dan İstanbul’a gelecektir. Küçük Macide, istasyonda Atatürk’e reverans yapacak ve günlerdir kendisine ezberletilen sözleri söyleyecektir. Lakin Atatürk’ün gök mavisi gözlerine bakar bakmaz uçar gider tüm ezberi. Heyecanına yenik düşer. Atatürk onu alnından öper ve “Bana çok güzel şeyler söyleyeceğini biliyorum, benim kızım olur musun?” der. Eve gidince eşyalarını toplamaya başlar fakat babasının “Bizi bırakacak mısın?” diyen sesi ve tavrı onu çok etkilediğinden olsa gerek Ankara’ya gidemez. Yıllar sonra, bu sefer Erenköy Kız Lisesi trampet şefi olarak “Sevgili Dâhi” sine son görevini yapacak, 1938 yılının 10 Kasım sabahında “Yüce Emaneti” Gülhane’den Samsun’a uğurlayan kortejde gözyaşları ve hıçkırıklar içinde -gelecekte bir gün, Büyük Deha’nın annesi Zübeyde Hanım’ı iki ayrı filmde canlandıracağını bilmeden- yer alacaktır.

Yazan: Demet Tuğrul Yüceil

Yazının devamı Asonans 12. Ocak-Şubat 2024 sayısında

https://www.shopier.com/ShowProductNew/products.php?id=22911592

By admin

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir