Makale & Deneme

  • Makale & Deneme

    Yokluğun Pençesinde Gastronomi Aldatmacaları

    Yazan: Elif Salar İçinde bulunduğumuz soğuk kış günlerinde içinizi ısıtacak bir çorbanın öyküsüyle yazıma başlamak istiyorum. Öykümüze konu olan çorbamızın adı “Sıkıcık çorbası”. Kütahya iline özgü bu çorbanın ismi kulağa sevimli gelse de ardında hazin bir öykü barındırıyor. Rivayet o ki bir kadının oğlu askerden gelmiş. Maddi sıkıntılar nedeniyle evinde sadece bulgur, tarhana, soğan ve salça olan anne, oğluna her gün aynı yemeği yapmak zorunda kalmış. Oğlu her akşam annesine ne yiyeceklerini sormuş. Anne ise ilk gün bali gali köftesi, ikinci gün ense patlatan damak çatlatan, üçüncü gün deve dolması, dördüncü gün sıkıcık, beşinci gün ise garip köftesi diyerek oğlunu “aldatmış”. Asonans Dergi 13. Mart-Nisan 2024

  • Makale & Deneme

    SEV-ECEK’MİŞ GİBİ-Aşk Hala Hayatta-

    Yazan: Akın Dursun Sevecek’miş gibi bekliyorum. Hem de Hiyerogliften Latinceye kadar uzanan cümlelerle. Zamanı saymaya ömrüm yetmedi, affet beni sevdiğim. Sayılarla aram pekiyi değil. O yüzden yazım diliyle seslenip konuşma diliyle sana bunları yazıyorum.  Tamilceden, Sümerceye-Sanskritçeden, Türkçeye anladın aslında sen ne demek istediğimi. İçimi tuhaf bir his kaplıyor. Sanki şu an hemen yanıma gelip sevecekmişsin gibi. Ama bentonit kokuyor cümlelerim: “-miş gibi.” Çıt çıkarsam tarihi eser niteliğindeki cümleler harf\iyat olup yıkılıverecek üstüme. Hayır, ben kalırım kalmasına da altında, tozum kaçar diye gözlerine o yüzden susuyorum. Hadi ne olur bi’damlacık kelime ver de kendime geleyim. Asonans 13.Sayısı Mart-Nisan 2024

  • Makale & Deneme

    Psikanalitik Perspektiften Sadakat ve Cinsellik

    Yazan: Adelina Sanem Boztepe Ah bu insan ilişkilerinin karmaşık örgüsü… Duygularla, isteklerle ve zaman zaman beklenmedik sadakatsizlik unsuruyla dolu. Ancak korkmayın, çünkü Melanie Klein’in psikanalitik çerçevesiyle donanmış olarak, yakın ilişkilerin alanına doğru sizi büyüleyici bir yolculuğa çıkarıyoruz. İnsan psikesinin labirentlerinde daha derinlere inerken kemerlerinizi bağlayın! Yazının Devamı: Asonans 13. Mart-Nisan 2024 sayısında Satın almak için: https://www.shopier.com/ShowProductNew/products.php?id=24067320

  • Makale & Deneme

    KENDİNİ BİL

    Yazan: Neslihan Bağlaç “Olmak ya da olmamak, işte bütün mesele bu!” der, William Shakespeare Hamlet adlı ünlü eserinde. Birçok insana “Bu hayatta ne oldun?” sorusunu yöneltsek, büyük çoğunluğu; anne oldum, baba oldum, öğretmen oldum, doktor oldum, aşçı oldum gibi cevaplar verecektir hiç kuşkusuz. Olmayı daima bedensel bir eylem olarak görmüştür insanlık. Çünkü içine gönderildiğimiz dünya, yine insan eliyle insanın olamamasını hedefleyen sistem üzerine inşa edilmiştir. Maalesef bu sistemin; olmuş, zihinsel olgunluğa erişmiş, kişiliği oturmuş, kendini bulmuş insanlara ihtiyacı yok! İhtiyacı olan tek şey, birbirinin kopyası hayatları olan, sisteme hizmet edecek robotlaşmış insanlığın devamı. Oysa olmak, zihinsel bir uyanış gerektirir. İnsanlığın çoğu bu uyanışı gerçekleştiremeden, sadece sistemin ondan istediğini yaparak dünyadan…

  • Makale & Deneme

    Dijital Çağın Sinsi Manipülatörleri

    Yazan: Elif Salar Haydi telefonunuzu elinize alıp bir fotoğrafınızı çekin. Sonra bu fotoğrafta “olmaması gerekenleri” silip, “olması gerekenleri” ekleyin. Mesela burnunuz hafif kemerliyse hemen yok edin. Artık burnunuz hokka gibi! Cildiniz gözünüze biraz pürüzlü göründüyse hiç sorun değil! Minik bir dokunuşla kendinize bebek gibi bir cilt yapın. Kaşınız, gözünüz derken her şeyinizi “en mükemmel” haline getirin. İşte size şahane bir fotoğraf. Yalnız biraz sahte! Sahte diyorum çünkü bu fotoğrafta, kaşınızın hemen üzerindeki dikiş izi ya da dün gece dudağınızın kenarında çıkan uçuk yok. Yani fotoğraftaki kişi hem sizsiniz hem de kendi gerçekliğinizi aldatan ve “ideal sandığınız” kusursuz görüntünüz. Hani şu dijital dünyanın hepimize dayattığı, kusursuz güzellik var ya, işte o!…