“Saygıyı, sevginin olması gereken yerdeki boşluğu saklamak için uydurmuşlar”

Tolstoy’ un “beş günde roman yazacağım diye yola çıkıp, dört yılda tamamladığı 19. Yüzyıldan günümüze kadar hala etkisini devam ettiren iki ciltlik başyapıtın en etkileyici özetidir bu cümle. 1873 senesinde kaleme almaya başlamış, 1877 yılında tamamlamıştır. Bu süre içinde üç çocuğunu kaybettiği için bu ıstıraplı ve zor günler geçirmiş, romanı aralıklarla çalışarak uzun sürede bitirebilmiştir. Kitap “Time” dergisinde 2007 yılında “Tüm Zamanların En İyi Kitabı” seçilmiştir.

Aşk, sadakat, ihanet üçlemesinin ağırlıkta işlendiği düşünülen roman, alt okumalarda dönemin aristokrasisinin temsil ettiği yaşantıları, ahlakla şekillenen evlilik yaşamını ve toprak reformundan sonraki işçi sınıfının özgürleşmesiyle oluşan süreci anlatmaktadır. Romanda Tolstoy iki farklı kurgu üzerinden anlatım yapmaktadır. Tolstoy ana karakterlerin yanında yan karakterleri çok iyi betimlemesiyle ün yapmış bir yazar olarak, anlattığı konulara eşlik eden diğer olay ve karakterlerle Rus toplumunda aile yapısını, ahlaki ölçütleri ve çürümeye yüz tutmuş bazı değerleri okuyucusuna bilgelikle yansıtmıştır.

19. yüzyıl Rus toplumunda aristokratların yaşantılarının iki yüzlülüğünün izleri ve işçi sınıfıyla arasındaki uçurum etkili diyaloglarla dönemin sorunlarına ayna tutmuştur. Sadece yasak bir aşkın konu edildiği bir roman değil aynı zamanda dönemin sosyal ve kültürel özelliklerinin de yansıtıldığı bir toplumsal roman özelliği taşımaktadır.

Anna Karenina, Alexander Puşkin’in kızı olan Maria Hartung’ tur. Tolstoy’ un iki yaşındayken ölen annesidir. Evlilik dışı hamile kalan kız kardeşidir. Komşusu Bubikov’ un aldatıldığını öğrenince evden kaçıp kendini trenin altına atan sevgilisidir. Kısaca “Anna Karenina”  Lev Tolstoy’ un kendi ahlaki değerleri ile harmanladığı, zihnindeki ve etrafındaki kadınlardır.  

Anna Karenina

Anna, zarafeti ve güzelliğiyle göz kamaştıran esmer güzeli bir kadındır. Politik güce sahip, aristokrat bir aileden gelmektedir. Uyumlu ve yumuşak mizaçlı, etrafındakilere karşı çok şefkatli ve yardımseverdir. Küçük yaşta, bir devlet kuruluşunda üst düzey konumda olan Alexis Aleksandroviç ile evlendirilir ve Sergei adında bir erkek evlat sahibi olur. Anna, kocasını sevmemekle birlikte onun duygu yoksunu bir adam olduğunu düşünmektedir. Aleksandroviç sert karakterli, kuralcı, inançlı ve dini kuralları dikkate alan klasik bir Rus erkeğidir. Evliliğinde kendisi ile Anna’nın insanlar tarafından değil, tanrı tarafından birleştirildiklerine inanmaktadır. Ancak bu çekici ve genç kadın kendisini berbat bir evliliğe saplanmış hissetmektedir.

Yazının devamı Asonans 13. Mart-Nisan 2024 sayısında.

https://www.shopier.com/ShowProductNew/products.php?id=24067320

By admin

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir