Yazan: Pınar Yıldız
Bugün günlerden kırmızı. Dünyaya gelişim gibi kırmızı. İlk ağlayışımın nedeni sensin, kırmızı. Üzerimde yapış yapış. Tek dileğim kurtulmaktı senden, daha ilk günden. Olmayınca olmuyor işte. Beş yaşındaydım düştüm, dizlerim kırmızı. Canım yandı, üfle anne, çok üfle çok acıyor senin yüzünden dedim kırmızı. Bir bayram sabahının tutkulu rugan ayakkabıları, ilk çıkan dişten sızan ince sızı, okumayı söktüğümde göğsüme takılan küçük fiyonk, bir çiçeğin üzerindeki uğurlu böcek, ilk kavgamın acısı kaşımda bir yarık, mezuniyet elbisemin kanı, en sevdiğim kitaplarımın cildi, dudağımdaki ilk boyanın rengi, ilk aşkın ilk çiçeği en dikensizinden, kırmızı, hep peşimde.
Şimdi bir mülteci kampında nefes almaya çalışıyorum. Dikenli tel örgülerle sarmışlar dört bir yanımı. Penceresiz bir kutuya ev diyorlar burada. Yiyecek ve su sınırlı. Çamur ve pislik hayatımızın tadı. Geceleri kırmızı etekli kadınlar o kutudan o kutuya koşuyor. Tüm çığlıklarını dudaklarını ısırarak atıyorlar. Çığlıklar mecburi kırmızı. Bu çığlıklara bir de ağlamalar ekleniyor. Ev değil ama yuva diye ağlayan çocukların kıpkırmızı olmuş yüzü. Bir lokma fazla ekmeğe, biraz daha fazla suya karşı bol kırmızı canım. Büyük adamların savaşından kaçarken küçük adamların savaşının ortasına düştük. Uzaklardan silah sesleri geliyor, kırmızı kokuyor sanki şehir.
Lanetlendik ta en baştan. İlk yaradılıştan gelen bir lanet bu. Kadın olmanın laneti. Peşimde, sıkı takipte beni. Eteğimin boyu lanetli, gömleğimdeki açık düğme sayısı lanetli, topuğumun tıkırtısı lanetli, dudağımın ruju, gözümün maskarası, yüreğimin kıpırtısı, mutluluğumun kahkahası lanetli. İstediğin kadar ağla kendine kadın, seni kimse duymaz. Duyarlar da duymazdan gelirler. Görürler de görmezler. Asla konuşmazlar hep susarlar. Bir yılan gelir boynuna sarılır, seni yavaş yavaş sıkar, gözlerinin büyüdüğünü, soluğunun kesildiğini görürler ama yine de susarlar. Yılan yavaşça zehrini boynuna akıttığı son anda onların kalplerindeki zehri düşünmeden edemem nedense. Kimin zehri daha öldürücü acaba. Kuralsızlık diz boyu, adalet dağıtıcılarını bekleme kadın. Dağıtım sona erdi, haydi koğuşlara.
…
Yazının devamı Asonans 16.sayısında
Dergimizi edinmek için: https://www.shopier.com/ShowProductNew/products.php?id=29025630